Nükleer Silah Sahibi Devletlere Viyana’da Ciddi Eleştiriler

VİYANA, 10 Aralık 2014 (IPS) – Viyana’da düzenlenen Nükleer Silahların İnsani Etkileri Konferansı’da bir sivil toplum temsilcisi &com;ABD delegesinin hassasiyetten yoksun, zamanlaması kötü ve diplomatik açından etkisin tek bir müdahale ile ABD’nin konferansa katılmayı kabul ederek gösterdiği iyi niyeti boşa çıkarmasına hayran kaldığını&com; söylemesi alaycı bir dizi kahkaha ile karşılandı.

Konuşan, Cenevre merkezli silahsızlanma girişimi Wildfire’ın kendini &com;baş yangın söndürücüsü&com; olarak tanımlayan yetkilisi Richard Lennane idi. Bu sözleri, 2013’te Oslo’da yapılan ve ardından Meksika’da toplanan konferansın 8-9 Aralık’ta Viyana’da düzenlenen ayağının kapanış oturumunda sarf etti.

Önceki iki konferansın aksine –Fransa, Rusya ve Çin’le birlikte- beş nükleer silah sahibi devletten ikisi olan ABD ve Britanya Viyana’daki konferansa katılmaya karar vermişti.

Fakat Washington’un diplomatik dili, Hiroşima ve Nagazaki’deki patlamalardan ve Avustralya, Kazakistan ve Marshall Adaları’ndaki nükleer testlerden kurtulanların yarattığı duygusal etkinin oldukça uzağındaydı. Onların tanıklığı veri ve araştırmaya dayanan diğer sunumları tamamlıyordu.

ABD başkanının silahsızlanma konusundaki özel temsilcisi, büyükelçi Adam Scheinman &com;geçmiş on yıllar boyunca gözlenebilen çabalarımız, nükleer silahların kullanılmasının insani etkileri konusundaki açık farkındalığımızı gösteriyor&com; dedi.

Bu tespit çok sayıda katılımcı tarafından olumsuz karşılanırken gelecek yıl yapılacak Nükleer Silahsızlanma Anlaşması (NPT) değerlendirme konferansı konusundaki umutları da köreltti.

Bu durum, ABD merkezli Arms Control Association, Institute for Energy and Environmental Research, Nuclear Information Project of the Federation of American Scientists, Physicians for Social Responsibility ve Union of Concerned Scientists tarafından yapılan ortak açıklamaya bakıldığında daha da çarpıcı oluyor. Açıklamada şöyle denildi: &com;2010’daki başarılı NPT değerlendirme konferansının ardından üzerindeki ortaklaşılan eylem planı, özellikle de silahsızlanma yolunda belirlenen 22 somut adım konusundaki gelişmeler oldukça yetersiz kaldı.

&com;Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması (START) 2011’de devreye girdiğinden bu yana Rusya ve ABD ellerindeki halen devasa boyutta olan ve herhangi bir caydırıcılık argümanını aşan nükleer cephaneliği azaltmak üzere görüşmelere başlayamadı.&com;

Hiroşima Barış Elçisi ve 6 Ağustos 1945’teki patlamadan sağ kurtulanlardan biri olan Setsuko Turlow’un etkili konuşmasında belirttiği gibi, 2015 etkileri hibakusha (kurtulanlar) ve aileleri tarafından etkileri halen hissedilen Hiroşima ve Nagazaki’nin ABD tarafından bombalanmasının da 70. yılına denk geliyor.

Japonya merkezli STK Peaceboat’ın temsilcisi Akira Kawasaki &com;Bir nükleer silah kullanımının etkileri yıkıcı, uzun dönemli ve kabul edilemez olacaktır. Hükümetler bu kanıtları görüp ve bu hikayeleri dinleyip harekete geçmeden duramaz&com; dedi.

&com;Tek çözüm nükleer silahların ortadan kaldırılmasıdır ve buna şimdi başlamalıyız.&com;

ABD elçisi Scheinman genel tartışmaya yönelik bir açıklama yaparak şüpheleri gidermeye çalıştı: &com;ABD nükleer silah kullanımının ciddi sonuçlarını tamamen anlamaktadır ve kullanılmalarının önlenmesine en yüksek önemi vermektedir. ABD, burada nükleer silahlar olmaksızın dünya barışı ve güvenliği için çalışan herkesle yan yana durmaktadır.

&com;ABD böylesi bir dünyaya ulaşmak için Nükleer Silahsızlanma Anlaşması’nın öngördüğü rejim dahil olmak üzere farklı araçlar ve anlaşmalar kullanarak çalışmaktadır ve çalışmayı sürdürecektir.&com;

ABD’nin açıklamalarının samimiyetinden bağımız olarak, Scheinman’ın kuru sözleri, toplantıya katılan 158 hükümetten 44’ünün temsilcileri tarafından canlı bir şekilde savunulan, nükleer silahlar var oldukça şu ya da bu sebeple kullanılma risklerinin bulunduğu yönündeki argümanlarla açıkça karşıt düşüyordu.

Viyana Konferansı’nda nükleer silahları yasaklayacak bir anlaşma için destek veren devletler şöyleydi: Avusturya, Bangladeş, Brezilya, Burundi, Çad, Kolombiya, Kongo, Kosta Rika, Küba, Ekvator, Mısır, El Salvador, Gana, Guetemala, Gine, Holy See, Endonezya, Jamaika, Ürdün, Kenya, Libya, Malawi, Malezya, Mali, Meksika, Mongolya, Nikaragua, Filipinler, Katar, St. Vincent, Samoa, Senegal, Güney Afrika, İsviçre, Tayland, Timor, Togo, Tirinidad ve Tobago, Uganda, Uruguay, Venezüella, Yemen, Zambiya ve Zimbabwe.

Dünya çapındaki talepleri izleyen Papa Francis de konferansa gönderdiği mesajda nükleer silahların &com;bir kez ve tamamen yasaklanmasını&com; istedi.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon da, Silahsızlanma Ofisi Yüksek Temsilcisi Angela Kane tarafından iletilen mesajında Oslo, Nayarit ve Viyana girişimlerinin &com;insani konuları nükleer silahsızlanma tartışmasının odağına taşıdığını; sivil toplum ve hükümetleri teşvik ettiğini; nükleer silah kullanımının yaratacağı korkunç sonuçları aklımızda tutmamızı sağladığını&com; belirtti.

Nükleer silahlanmanın ardında yatan argümanları sorgulayan Ban, bu silahların yaratacağı korkunç insani sonuçları akılda tutmanın, bu silahları prestij ya da yükselen uluslararası gerilimlere bir cevap olarak savunanlara karşı gerekli olduğunu söyledi.

Geniş bir yankı bulan mesajında, &com;yoksulluk, iklim değişikliği, aşırı uçlar ve konvansiyonel silahların yarattığı istikrarsızlık dururken toplu felaketlere yol açacak bu silahların modernizasyonu için ciddi kaynak ayrılmasını&com; eleştirdi.

&com;Nükleerin 70. yılında, nükleer silahların varlığı uluslararası anlaşmazlıkları engellemiyor, sadece daha tehlikeli hale getiriyor&com; diye ekledi.

Dahası, bu silahları alarm düzeyinde tutmanın güvenlik sağlamadığını, kaza olasılığını arttırdığını söyledi. Nükleer caydırıcılık doktrininin silahların yaygınlaşmanı engellemediğini, bu silahları daha çekici hale getirdiğini vurguladı.

Nükleer silah sahibi devletlerin çoğalması istikrara katkı sunmuyor, aksine istikrarsızlığı artırıyor. Bu görüşe Viyana’daki inanç merkezli örgütler de destek verdi.